Amerikan kredi derecelendirme kuruluşları Fitch ve S&P Türkiye’nin kredi notunu düşürdü. Fitch, (BBB-) “Görünümü negatif ama yatırım yapılabilir” olan Türkiye’nin kredi notunu (BB+) yaptı. Yani “Yatırım yapılamaz” seviyeye indirdi. S&P ise, zaten “Yatırım yapılamaz” seviyesindeki notunun görünümünü negatife çevirdi. Bu notların Türkçesi şu; “Merkez Bankası faiz kartını güçlü bir şekilde kullansın.”
TÜRKİYE’NİN “YATIRIM YAPILABİLİR” KREDİ NOTU YOK
Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch’in gece geç saatlerde Türkiye’nin ‘BBB-’ ile yatırım yapılabilir seviyede olan kredi notunu ‘BB+’ ile spekülatif seviyeye indirdi. Fitch’in kararı öncesinde ise 20 Temmuz’da Türkiye’nin ‘BB+’ seviyesindeki notunu ‘BB’ye düşüren ve not görünümünü negatif yapan ve kasımda görünümü durağana çeviren diğer bir kredi derecelendirme kuruluşu Standard&Poor’s’un kararı geldi. S&P Türkiye’nin görünümünü yeniden negatife indirdi.
Fitch, not indiriminde etkili olan yüksek dereceli unsurların başına siyasi ve güvenlik gelişmelerinin, ekonomik performans ve kurumsal bağımsızlığı zayıflatmasını koyarken, anayasa referandumu sonrasında zaten aşınmış olan kontrol ve denge mekanizmasını kalıcı hale getireceği endişesini dile getirdi. Terör saldırılarının tüketici güveni ve turizme zarar verdiğini söyleyen Fitch, büyümenin ise son yıllardaki performansının oldukça altında bir hızla toparlanmasını beklediğini de vurguladı.
DOLARDA HAREKET YAŞANABİLİR
Ekonomi uzmanları, kararların bu şekilde olmasının zaten beklendiğini, geçen hafta dövizde yaşanan yükselişin temelinde de bu beklentinin olduğunu söylüyor. Ancak yine de gelecek hafta döviz kurunda artış yaşanabileceği yönünde uyarıyor.
KREDİ NOTLARINI BİZ TANIMIYORUZ, KİM TANIYOR?
ABD merkezli kredi derecelendirme kuruluşlarının olumsuz notları sonrası bizim gösterdiğimiz siyasi tepki “Tanımıyoruz” oluyor. Biz tanımasak da dünyadaki nakit döviz akışına yön veren uluslararası yatırım fonları tanıyor. Yatırım fonları, düşük notlu ülkelerde risk görüyor. Riskin fazla olduğu yerde de kazancın yüksek olmasını umuyor. Bir başka ifadeyle yüksek faiz bekliyor. Zaten her iki kuruluş da değerlendirmelerinde Merkez Bankası’nı elindeki enstrümanları yeterince iyi kullanmamakla suçladı.
MERKEZİN ÜZERİNDEKİ “FAİZ” BASKISI ARTACAK
Merkez Bankası aslında faiz artırımı yaptı. Ancak sadece faiz üst bandını artırdı, altına dokunmadı. Bu da bankalara “İsterseniz siz faiz artırmakta serbestsiniz” anlamına geliyor. Yani bir nevi topu bankalara attı. Bankalardan ise henüz ciddi bir adım gelmedi.
FAİZ ARTIRMAMANIN NEDENİ ERDOĞAN KORKUSU MU?
Geçmiş yıllarda faizle oynama konusunda elini bonkör kullanan Merkez Bankası, sık sık Erdoğan’ın eleştirisi ile karşılaşmıştı. Bu kez Merkez’in başında Erdoğan’ın kendi atadığı bir isim var ve Erdoğan’ın güçlü siyasi baskışı karşısında işi oldukça zor. Faiz artırımı için önce Erdoğan’ın ikna edilmesi gerekiyor.
FAİZ ARTIRIRSAK NE OLUR, ARTIRMAZSAK NE OLUR?
Faiz artırımı Türkiye’ye sıcaj para girişini çoğaltır, döviz düşer. Türkiye ihtiyacı olan dış ticaret açığını bu parayla kapatır, borçlarını öder. Ta ki bir sonraki krize kadar.
Buna karşılık ekonomi yavaşlar, iç tüketim azalırken ithalat ihracata kıyasla artar.
FAİZ ARTARSA KONUT SEKTÖRÜNE ETKİSİ NE OLUR?
Faiz artırımı tüm sektörleri etkiler. Ancak en çok etkilenecek sektörlerin başında konut geliyor. Barınma her ne kadar temel bir ihtiyaç olsa da, bakkaldan ekmek alan biri için kredi faiz oranlarının bir önemi yokken, konut alacakların en az yarısı bu orandan doğrudan etkileniyor.
Bunun en bariz örneğini 2016’da yaşadık. İlk 6 ayı durağan geçiren, üstüne darbe sürecini ekleyen konut sektörü, Erdoğan’ın çağrısı üzerine faizler düşünce yılı rekor satışla kapamıştı. Faizler artarsa, zaten “Stok fazlası var, konutta balon var” gibi söylentilerle uğraşan sektör patlayabilir.