O, ne bir hayvan ne bir bitki ne de bir mantar. Parlak sarı renkte, saatte bir 4 santimetre uzayarak büyüyen sümüksü bir tür küf. Herhangi bir beyni yok, sadece fazlasıyla ilkel bir sinir sistemine sahip. Buna rağmen karşısına çıkan sorunların üstesinden gelebiliyor. Yarıya bölündüğünde yaşamaya devam ediyor. Üstelik 720 cinsiyeti var. Onun adı Blob. Paris Zooloji Parkı’nın yeni üyesi olan ilginç canlı Blob, şu günlerde pek bir ünlü.
Blob uzaydan mı geldi?
Blob’un ilginç bir keşif hikayesi var. İlk kez 1973 yılında keşfedilen Blob, bilim insanlarının gözetimindeyken ölüyor. Sonrasında ise insanlar onu ne kadar ararsa arasın bir kez daha bulunamıyor. Bu durum bilim insanlarına “Acaba Blob bir uzaylı mıydı?” sorusunu sorduruyor. Ta ki 2016 yılına kadar. 2016 yılında bilim insanı Audrey Dussutour, Blob’u yeniden ortaya çıkarıyor ve Blob’un bir uzaylı olmadığı anlaşılıyor.
Blob’un bir beyni olmadığını söylemiştik. Ancak ilginçtir ki kendisini bir labirent içerisine koyduklarında çıkışa giden en kısa yolu bulabiliyor. Değişen çevre şartlarına uyum sağlayabiliyor. Ayrıca kendisine zarar veren bir maddeyle karşılaştığında ondan uzak duruyor ve bu maddeyi bir yıl sonra bile hatırlayabiliyor. Blob, diğer canlılar gibi iki cinsiyete değil tam olarak 720 cinsiyete sahip. Bu cinsiyetlerin amacı tam olarak bilinmiyor.
Tüm bu ilginç özelliklerinin yanında kendisini parçalara bölüp iki farklı canlı haline getirebiliyor. Sonrasında ise tekrardan birleşip tek bir canlı olabiliyor. Normalde orman zeminlerinde ve ağaç kabukları üzerinde bulunan Blob, buradaki besinlerden yararlanıyor.
Bilim insanları tarafından petri kaplarında incelenen Blob’un en sevdiği yiyeceğin yulaf ezmesi olduğu söyleniyor. Ayrıca kendisi ışıktan ve kuruluktan pek hoşlanmıyor.
İlginç canlı Blob Paris’te!
Paris Zooloji Parkı, 19 Ekim 2019 itibariyle Blob’u Dünya’nın geri kalanı ile tanıştırmaya hazırlanıyor. Kendine özgü pek çok özelliği bulunan ilginç canlı Blob, şimdiden ziyaretçi akınına uğrayacağa benziyor.
Peki Dünya üzerinde, Blob gibi keşfedilmeyi bekleyen ne kadar canlı var? Onların ne gibi özellikleri bulunmakta? Nerelerde saklanıyorlar? Dünya’yı gerçekten tanıyor muyuz? Bunlar Blob’un kafamızda tekrardan canlandırdığı sorular. Bizler, Kristof Kolomb gibi kaşiflerin zamanında yaşamıyor, Dünya’nın harikalarını birinci elden keşfedemiyor olabiliriz. Ancak Blob gibi canlılar bugün bile bizlere orada, dışarıda keşfedilmeyi bekleyen çok daha fazla harikalar olduğunu gösteriyor.
Bir Yorum Yazın