Hong Kong’da protestolar 24. haftasında! Hong Kong’da suçluların Çin’e iadesi yasa tasarısının üzerine başlayan protestolar 24. haftasına girdi. 1997 yılında Britanya İmparatorluğunun bir parçası iken Çin’e özel bir statü ile bağlanan Hong Kong’da barışçıl bir şekilde başlayan eylemler zamanla şiddetli gösterilere dönüşmüştü. Geçtiğimiz güne kadar protestolarda herhangi bir can kaybı yaşanmazken, protestolardaki ilk can kaybı polis müdahalesinden kaçarken otoparktan düşüp hayatını kaybeden bir öğrenci oldu. Olayın ardından ülke genelinde hafta sonunda büyük gösteriler bekleniyor.
Hong Kong’da protestolar nasıl başlamıştı
3 Nisan’da Hong Kong hükümeti suçluların ve şüphelilerin Çin devletine iadesini kolaylaştıran yasa tasarısını meclise sunmuştu. Tasarının, Hong Kong özerk yönetim yapısına zarar vereceğini ve Hong Kong’u Çin Komunist partisi denetimine sokmaya başlayacağını düşünen muhalefet ülke genelinde gösterilere başlamıştı. Polis güçlerinin biber gazlı sert müdahalesinin ardından gösteriler gün geçtikçe şiddet dozunu arttırmıştı. Şiddetin artması üzerine Hong Kong özerk yönetimi başkanı Lam 4 eylülde tasarıyı geri çekmişti.
Ancak buna rağmen gösteriler bu sefer “demokratik reform” talebiyle devam etmekte. Göstericiler demokratik reformun yanı sıra protestoların ayaklanma olarak atfedilmesinin sonlandırılmasını, şiddet kullanan polislerin soruşturulmasını ve tutuklanan göstericilere af çıkarılmasını da talep ediyor.
Gösteriler 24. Haftasında
24. haftasında göstericiler otoparktan düşerek hayatını kaybeden öğrenciyi anıyor. Anma gerçekleşirken Liberal dünya için sembolik olarak önemli olan Berlin duvarının yıkılış yıl dönümüne denk gelen hafta göstericiler için önem teşkil ediyor. Ülke gelinde hafta sonu büyük eylemler için hazırlanılacağının çağrısı yapıldı. Alışveriş merkezleri, Tren istasyonları gibi yerlerde toplu gösteriler bekleniyor.
Dünya genelinde artan protestolar
Berlin duvarını yıkılışının 30. Yıldönümüne geldiğimiz şu günde, 30 yıl öncesinin aksine iyimser tablo yok olmuş durumda. Liberal düzenin yayılmasına engel olan olguların çoğunun ortadan kalkmasıyla birlikte, sistemin dünyayı saracağına hatta Çin gibi otoriter ülkelerin bile liberal düzene ayak uydurup, hak ve özgürlükler konusunda batılı ülkeler seviyesine gelmeye başlayacağına inanılan bir dönemden, gelişmekte olan hatta gelişmiş olan ülkelerin bile ülkelerin gitgide daha çok otoriterleştiği bir döneme girdik.
Soğuk savaş tehlikesiyle büyümüş neslin evlatlarının yönettiği dünya, yeni çağ gençleri tarafından protesto edilmekte. Şili gibi Lübnan gibi Hong Kong gibi Hak ve özgürlük talebinin dile getirilmekte zorlanıldığı yerlerde gençler hükumeti ve sistemi protesto ediyor, ve haklarını bu şekilde aramaya çalışıyor. Dünyayı saran bu trend sosyal medya vasıtasıyla örgütlenmekte.
Bir Yorum Yazın